İKMYO Hayvan Hakları Kulübü olarak, evcil hayvan ile beraber yaşama konusunda merak edilenleri aydınlatmak ve bir bilinç oluşmasını sağlamak adına, toplum öncüsü olan değerli hocalarımızın katkılarıyla “Evcil Hayvan Sahiplerine Sorduk” isimli etkinlik ile üç röportaj gerçekleştirdik. Müdür yardımcımız Doktor Öğretim Üyesi Pınar Akokay; kedi ve köpek hakkında, Öğr. Gör. Fatmanur Avar Çalışkan; tavşan hakkında, Öğr. Gör. Kerime GÜLEÇ; kuş hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Kendilerine değerli vakitleri ve samimi cevapları için teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Tıbbi Laboratuvar Teknikleri Programı Dr. Öğretim Üyesi ve Müdür Yardımcısı Pınar Akokay
Sizce sokaklar hayvanların yaşaması için uygun mu?
Pınar AKOKAY: Tabi ki değil çünkü onların doğada bulunması gerekli ama biz doğal ortamlarını mahvettiğimiz için maalesef orada yaşamaya mecburlar. Bunun dışında da; kedi ve köpekleri doğaya bırakanlar, ormana atanlar var. Bu ekolojik dengeyi bozuyor örneğin; kediler çok iyi avcıdır. Ormanda bazı türleri avlayarak mesela kuş türlerini azaltabiliyorlar. Hayvanlar, korunaklı ve geniş arazilerde insanların bakımı ile yaşamalı.
Sokaktan hayvan sahiplenmeye nasıl karar verdiniz?
P. A.: Ben kendimi bildim bileli evde sokak hayvanım vardı. Para ile hayvan satın almaya ailecek karşıyız, bu bağlamda benim için bir karar değil yaşam biçimi oldu hep. Zor durumda bir hayvan bulup onu iyileştirdiğimizde biz bir bağ kuruyoruz hayvanlarla. Eğer birisi çok isterse sahiplendirme yapıyoruz ama genelde bizde kalıyor. Birkaç kez sahiplendirdik.
Kaç adet evcil hayvanınız var? İsimleri, türleri ve yaşları nedir?
P. A.: Sekiz tane kedimiz, bir köpeğimiz var. Kedilerimiz sokaktan; en büyük olanlar 12 yaşındalar. Köpeğimiz Pascal barınaktan geldi, artık kendini kedi sanmaya başladı, onlar gibi sandalyede kıvrılıyor iri olduğu halde. Bazen de kedilerden dayak yiyor. Aslında dokuz kedimiz vardı ama biri altı yaşında evden kaçtı. Çok aradık ama bulamadık.
Evcil hayvan ile yaşamanın güzel yanları nelerdir?
P. A.: Her anı güzel. Duygusal bir bağ kuruyorsunuz onlarla. Çocukluktan kedi, köpekle büyüyen kişilerin daha kolay iletişim kurduğunu düşünüyorum. Ben kedilerimle sohbet edebiliyorum. Canınız sıkkınken kucağınıza oturup negatif enerjinizi alabiliyor. Oyun oynarken; saklambaç, yakalamaca gibi, deşarj olmanızı sağlıyor. Kediyle uyumak zaten benim için tam bir alışkanlık. Eğer kedim yanıma gelmediyse, gider onu bulurum, beraber uyuruz.
Hayvanların da duyguları var mı? Evcil hayvanınızın insanlara bağlanma derecesi nedir?
P. A.: Bazen kedilerin daha duygusuz olduğunu söylerler. Kedilerin de kendilerine ait duyguları var, köpeklerin de. Belki kediler daha bağımsız, ortama hemen adapte olabiliyor ama köpekler öyle değil; alanını çok daha fazla sahipleniyor. Aslında kediler de çok sahiplenici ama daha özgür. Hepsinin duyguları var.
Sizce bir evcil hayvana, o yaşamını kaybedene değin bakılmalı mı?
P. A.: Kesinlikle evet. Hayvanın ömrü bizden daha kısa, onu ortamından koparıp yeni bit hayat sunuyorsunuz, onu bırakamazsınız. Ayrıca, hayvanların uyutulmasına da karşıyım. Ben, 14 yaşındaki kedimi kanserden kaybettim, epey zordu. Son zamanlarını çok muhtaç yaşadı ama ölene dek kadar yanında yer aldık ve ona destek olduk. Doğrusu da bu.
Evcil hayvan ile yaşamanın zor yönleri nelerdir?
P. A.: Bence zor yanı yok ama maddiyat diyebilirim. Hele birden fazla varsa çok kolay değil. Bana bu bile masrafmış gibi gelmiyor, elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Sadece tüylerinden şikâyetçiyim ama taradığınız zaman sorun kalmıyor. Köpeği gezdirmek gerekli, biz günde üç kez dolaştırıyoruz dışarıda, tuvaleti geldiyse zor duruma düşmesin diye. Gece 12.00’de bile çıkarıyoruz her zaman, çok hassasız. Köpek biraz daha ilgi istiyor ama birden fazla kediniz varsa iki gün evde bırakabilirsiniz. Hiçbir canlı tek başına bırakılmamalı.
İnsanlara evcil hayvan sahiplenmelerini önerir misiniz?
P. A.: Tabi ki, bence herkes en az üç tane hayvan sahiplenmeli. Hatta sekiz adet olması bir adet olmasından çok farklı değil bana göre. Aynı bakımı sunuyorsunuz, sadece daha fazla mama, kedi kumu ve süpürme işlemi gerektiriyor. Yine de sahiplenmeden önce insanların iyice düşünmesi gerek sorumluluklarını. Kediler kumunu hemen tanır ama köpeklerin tuvalet eğitimi için eğitim verilmesi şart. Tüm gün köpek ile kalacak bir insan yoksa çok zor. Heves için kimse hayvan sahiplenmemeli. Hayvan yatağına atladığında, deprem oluyor sanıyorsun, hatta depremi ayırt edememeye başlıyorsun. İnsanlar bunları en baştan bilmeli.
Kısırlaştırma hakkında ne düşünüyorsunuz?
P. A.: Sokaktaki hayvanların türü tükenir mi diye bir endişe duymuyor değilim ama kontrol atına da alınmalı. Benim bütün hayvanlarım kısır çünkü yüzlerce hayvana bakabilecek kapasitemiz yok, masrafları var. Üreme dışında, çiftleşme ihtiyacı sebebiyle eve koku bırakma gibi davranışlar sergilememesi için kısırlaştırma şart.
Sizce hayvan mezarlıkları olmalı mı?
P. A.: Evet, çok büyük bir eksiklik. Göztepe tarafında bir park bizim için mezarlık gibi oldu. Biz sokakta gördüğümüz ölü hayvanı bile çöpe atmak istemiyoruz. Kendi hayvanlarımızı parka her gittiğimizde, “burada yatıyor” diyerek anıyoruz. Bunun için apayrı bir alan olmalı.
Başka bir ekleme yapmak ister misiniz?
P. A.: Evet, hayvanları sevmeyen insanlar olabilir, ama hayvanlara zarar vermeyi anlamıyorum. Belki çocukluktan gelen travmaları var, psikolojik rahatsızlıkları olabilir, keşke onlar için tedavi imkânlarımız olsa. Hayvan sevmeyen ebeveynler için; çocuklarını “ısırır, tırmalar” diyerek korkutmak yerine, temasa izin vermeliler. Ben çok ısırıldım köpek tarafından, epey de tırmalandım, ama ne annemden ne babamdan “aman bu hayvana yaklaşma” gibi bir cümle duydum. Hatta bundan altı yıl önce su borusuna kaçmış bir kediyi oradan çıkarırken ellerimi parçaladı, hala izleri duruyor. Mikroptan dolayı ellerim şişmişti o zaman, ellerimi iki hafta kullanamadım ama yine olsa aynını yaparım.
Bize röportaj verdiğiniz için çok teşekkür ederiz.
P. A.: Ben teşekkür ederim, güzel bir şey yapıyorsunuz. Kulüp olarak iyi de ilerliyorsunuz, epey ses getiren işler yapıyorsunuz. Ben teşekkür ederim asıl size.
Dış Ticaret Programı Öğretim Görevlisi Fatmanur Avar Çalışkan
Sizce sokaklar hayvanların yaşaması için uygun mu?
Fatmanur Avar Çalışkan: Bunun iklimle alakalı olduğunu düşünüyorum. İzmir bu anlamda ideal; hayvanların barınıp beslenebileceği yerler varsa olabilir. Ancak çok soğuk olan yerler var, bu da hayvanlar için yaşamı zor kılıyor. Bu sorunun cevabı bölge bazlı verilmeli.
Kaç adet evcil hayvanınız var? İsimleri, türleri ve yaşları nedir?
F. A. Ç.: Güncelde, bir köpek annesiyim adı Pera, şuan üç aylık. Tavşanım Osman erkekti.
Evcil hayvan sahiplenmeye nasıl karar verdiniz?
F. A. Ç.: Ben 16 Ağustos 2022’ye kadar bir tavşan annesiydim. Osman’la 8,5 sene birlikte yaşadık. Bir tanıdığımızın tavşanıydı, o yapamayınca biz bakmaya başladık. Henüz iki aylıktı, o kadar küçüktü ki eve geldiğinde onu hamster sandım.
Tavşan bakımını farklı yönleri var mı?
F. A. Ç.: İlk başta çok fazla kemirme huyu vardı ama zamanla azaldı. Evde kedi gibi yaşamaya başladı; yatma, dinlenme, oyun oynama gibi döngülerimiz oluyordu. İsmini geç öğrendi ama biliyordu. Köpeğim Pera, ilk hafta öğrendi adını mesela.
Evcil hayvan ile yaşamanın güzel yanları nelerdir?
F. A. Ç.: Öncelikle kötü yanı yok, bana yaramazlığı bile tatlı bir şeymiş gibi geliyor hayvanları çok sevdiğim için. Onun dışında, aile üyelerini birbirine bağlıyor, evde bir hareket oluyor, aynı küçük çocuk gibi; çok ayrı tutamıyorum.
Hayvanların da duyguları var mı? Evcil hayvanınızın insanlara bağlanma derecesi nedir?
F. A. Ç.: Kesinlikle var. Köpekler zaten çok bağlanıyor ama tavşan özelinde konuşacak olursam, o çok farklı. Tavşan insanlara çok bağlanabiliyor, mesela kalabalıkta insanını seçiyor. Osman, ben uzağa gittiğimde yemek yemezdi. Başka yerde kalıyorsa eve dönmek istiyordu.
Sizce bir evcil hayvana, o yaşamını kaybedene değin bakılmalı mı?
F. A. Ç.: Bir hayvanı terk etmeyi benim aklım almıyor. Tatil beldelerinde örneğin, insanlar çocuğu oynasın diye bir köpek alıyor, sezon sonunda ormana bırakıyor. Vicdansızlık resmen bu. Kişi, kendini hazır hissediyorsa hayvan sahiplenmeli. Bu sabır gerektiren bir süreç.
Evcil hayvan ile yaşamanın zor yönleri nelerdir? Tavsiyeleriniz var mı?
F. A. Ç.: Tek zor yönü bir gece de olsa başka yerde kalmak. Ben anneme emanet ettiğim halde ona sürekli; “Osman nasıl? Ne yapıyor?” diye sorardım. Bazı yaramazlıkları olsa da en zor yanı ayrı kalmak bence.
İnsanlara evcil hayvan sahiplenmelerini önerir misiniz?
F. A. Ç.: Dediğim gibi; çok iyi düşünerek sahiplenme kararı almalılar. Bir de, çok küçük çocuğu olan insanların evcil hayvan sahiplenmesini doğru bulmuyorum çünkü çocuklar kontrolsüz. Özellikle küçük ırk hayvanlara zarar veriyorlar, belki farkında olmadan. Onun dışında, evcil hayvan sahibi olmayı herkese öneriyorum, sevgisi çok başka. İnsana çok iyi geliyor! Hatta ben Osman’la vedalaşırken ona teşekkür ettim çünkü benim zor günlerimde hep yanımda oldu. Zor zamanlarımda, mesela ben ağlarken bir hareket yapardı gülerdim. Normalde beni hiçbir şey güldüremez orada.
Kısırlaştırma hakkında ne düşünüyorsunuz?
F. A. Ç.: Ben hayvanlarımın ameliyat edilmesine çok üzülüyorum ama gerekli olduğunu da düşünüyorum. Ev hayvanları için de şart. Biz, veteriner ile konuşarak, tavşanımız için gerekli görmedik. Veteriner; “başka hayvan görmezse, onlarda çiftleşme isteği olmaz” dedi. Nitekim hiç tavşan görmediği için sorun olmadı ama köpekte bunu yapmak zorunda kalacağız çünkü kanser gibi hastalıklara da sebep olabilir. Ameliyat konusu stresli bir süreçtir, biliyorum çünkü tavşanım senede iki kez ameliyat geçirirdi. Osman’ın doğuştan, genetik olarak dişleri çok bozukmuş. 6-8 ayda bir diş ameliyatına girerdi ve veteriner her defasında “uyanamayabilir” derdi. Vefat etmesi de ameliyat sonrası oldu, dişinde kist patlamış.
Başınız sağ olsun. Sizce hayvan mezarlıkları olmalı mı?
F. A. Ç.: Kesinlikle olmalı, biz bu konuda büyük zorluk yaşadık. Benim tavşanım son günlerini klinikte geçirdi ve veteriner “eğer bugün Osman’ı kaybetmezsek, ben size üzülerek onu eve götürmenizi teklif edeceğim dedi. O gece biz onu kaybettik maalesef ve bir arayışımız başladı. Hayvan mezarlıkları tavşan kabul etmiyor sadece çipli kedi ve köpekleri alıyor ve sadece kısıtlı bir alanları var. Neyse ki bizim bir yazlık evimiz var ve bahçesine gömme imkânım oldu. Böyle yapmasam evimde bir saksıya gömmeyi bile düşündüm! Onu bilmediğim bir yerde bırakamazdım. Mezarlık olmalı ama bu alan diğer hayvanların erişemeyeceği de bir yer olmalı çünkü kazabiliyor sokak köpekleri.
Başka bir ekleme yapmak ister misiniz?
Bakımını üstlenebileceğine karar verirse her insanın bir evcil hayvan sahiplenmesini öneririm.
Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programı Öğretim Görevlisi Kerime Güleç
Sizce sokaklar hayvanların yaşaması için uygun mu?
Kerime Güleç: Yiyecek bulup, temel yaşam ihtiyaçlarını karşıladıkları sürece uygundur.
Evcil hayvan sahiplenmeye nasıl karar verdiniz?
K. G: Kızım köye gittiğinde, oradaki inekleri bile eve getirecek kadar hayvan sever bir çocuk. Onu ineklerin altından çekiyoruz. Çocuklar; çok saf ve temiz bir hayvan sevgisi içeriyor. Kızım alerjik reaksiyon verdiği için balık ve kuş sahiplendik. Hem hayvanların daha iyi koşullarda yaşaması, hem kızımın hayvan sevgisi ile büyümesi, hem de ailemize yeni ve sevimli bir birey için bu seçimleri yaptık. Dört yıldır bizimle yaşayan Tosbik adındaki kuşumuz dört yaşında ve bir yıldır bizimle yaşayan balığımızın adı da Pamuk. Bu isimleri onlara kızım verdi.
Evcil hayvan ile yaşamanın güzel yanları nelerdir?
K. G: İnsanlara, özellikle çocuklara sorumluluk aşılıyor. Her ebeveyn çocuklarının “kedi, köpek yavrusu ya da inek alabilir miyim?” sorusunu duymuştur. Çocukların hayvanlara sahip olması onlara kafes temizlemek, evcil hayvanla ilgilenmek gibi pratik becerileri öğrenip; sonraki yaşamlarında hayati önem taşıyan beslenme ve empati yönlerini de geliştirme imkanı sağlar. Evde kimse olmadığında hayvanın sesi dahi yalnızlık duygusunu engelleyip, güvende hissettirir. Stresle baş etmeye de yardımcı olur.
Hayvanların da duyguları var mı?
K. G: Hayvanların insanlara benzer duygulara sahip olduğunu düşünüyorum. Hatta Charles Darwin, İnsanlar ve Hayvanlarda Duyguların İfadesi adlı kitabında: “İnsan ve diğer türlerin hissetme kapasitesi bir tür farklılığından ziyade derecesel bir farklılıktır,” demiştir. Yani hayvanlar da sevinip üzülüyor. Belki derecesi bizden farklıdır ama hayvan pazarlarında kesilen arkadaşlarını gören ineklerin ağlama şekli veya sahibi terk ettiğinde hayvanların aracın arkasından koşması duygusal tepkilerdir.
Sizce bir evcil hayvana, o yaşamını kaybedene değin bakılmalı mı? Cevabınız “evet” ise, terk etme konusu nasıl önlenebilir?
K. G: Evcil hayvanın bir sorumluluk olduğunu, en az 15 yıl birlikte aynı evde zaman geçireceğinizi bilerek, tüm sağlık masraflarını göz önüne alarak bakacaksanız evinize alın. Birisi sizin evcil hayvanınızı kirada kaldığınız eve kabul etmiyorsa gerekirse oradan taşınmanız gerektiğini bilin. Yerleşmeyi düşündüğünüz ülkenin kanunları evcil hayvanınızı kabul etmiyorsa, o ülkeye yerleşmeyi tercih etmeyecek kadar bilinçli ve sorumluluk sahibi olmalısınız. İdari para cezası yükümlülüğü artırılabilir veya evlilik sözleşmesi, kira kontratı gibi yazılı beyan alınmalı. Yaptırımları daha ağır olmalı.
Evcil hayvan ile yaşamanın zor yönleri nelerdir?
K. G: Biz seyahate giderken hayvanlarımızı ailemize bırakabiliyoruz ama yardım alacak birileri bulunmayanlar için otel alternatifleri sağlanmalı. Hayvanların yalnız bırakılmaması gerektiğini düşünüyorum. “Yemini suyunu bırakarak ayrıldık, iyi durumda” ifadesi bana yanlış geliyor. Hayvanların da sosyalleşme ihtiyacı var. Onu dışında, kuş özelinde; kafeslerinde alta serilen kâğıtlar haftada bir kez değiştirmeli
İnsanlara evcil hayvan sahiplenmelerini önerir misiniz?
K. G: Özellikle insanların sorumluluk almaları ve özellikle yaşlıların hareketliliklerini devam ettirmelerini sağlamak, yalnızlıklarını azaltabilmek için sahiplenilmeli. Hayata boş verme gibi bir durum kimsede oluşmamalı. Çocuklarda da; söylediğim gibi, sorumluluk duygusunu besler.
Kısırlaştırma hakkında ne düşünüyorsunuz?
K. G: Sokak hayvanları kontrolsüz üredikleri takdirde nüfusları çoğalmaktadır. Zaten sokaklarda bulabildikleri sınırlı miktarda yemek artığıyla hayatta kalmaya çalışırken, kontrolsüzce üreyerek kendilerine yeni yemek ortakları da ediniyorlar. İnsanlar olarak onların nüfuslarını kontrol altına almak bizlerin görevi. Yasada belirtildiği şekliyle belediyelerin kısırlaştırma yapması şarttır. Düzenli kısırlaştırma ile üreme sorunu kontrol altına alınır.
Sizce hayvan mezarlıkları olmalı mı?
K. G: Evcil hayvanınızı çöpe atmaktansa hayvan mezarlıklarının olması daha iyidir. Umarım sayıları her geçen gün artar.